Ana içeriğe atla

Karanlığın Efendisi - 5. Bölüm



Eksik olan aile bireylerinin de tamamlanışının ardından, kapıya yakın durup, içeri girmelerini beklediler. Beril, Beren’ in yanında durmayı seçmişti. Kapı aralandı ve eksik olan aile bireyler de teker teker, kapıdan içeri girdi. Beren onların diğerlerinde daha sert bir görüntüsü olduğunu fark ettiğinde, gerginlik onu yeniden ele geçirmişti.

“Tanıştırayım, bizimle garson olarak çalışmaya başlayan Beren”Beril yeniden tanıştırma görevini üstlenip, olaya el attığında, Beren yüzünde naif bir gülümseme ile karşılıyordu gelenleri. “Mert, Nilayı’ ın erkek arkadaşı” diyip sağda duran genç adamı işaretti. Beren, gözlerini ona çevirip, kibar bir hareketle gülümsedi. “Egemen, Çağla’nın erkek arkadaşı” solda ki ailenin en uzun üyesini işaret ederek, onu tanıttı bu kez.

“Ve son olarak, Ares” Beren’ ona gösterilen genç adamın yüzüne bakıp, katı ifdesi ile karşılaştı. Beren karşısında olan adamı inceledi bir süre. Kahverengi saçları, ince ama sağlam görünüşlü bir bedeni vardı. Kaş yapısı onun yüzünü kzgın bir ifadeye bürünmüş gibi gösteriyordu. İlgisiz bakışları ile keskin bir çene hattı vardı. Diğer insanların ondan neden bu kadar korku ile bahsettiği, o an daha kolay anlamıştı Beren.

Karanlık bir tarafı olduğu yüzünden dahi anlaşıyordu sanki. Hareketleri yavaş ve ifadesi insani olmayacak şekilde katıydı. Dimdik tuttuğu omuzları, tüm insanlığa meydan okur gibiydi. Belki o ana kadar arkadaşı Derya’ nın anlattıklarını abartılı bulmuş olan Beren, karşısındaki bu adamla karşılaştıktan sonra bunun mümkün olacağı ihtimaline kanaat gelmişti.

Ares restorana girdiği andan beri, gözleri etrafı inceliyordu. Gözleri karşısındaki bedeni bulduğunda, onun yüzünde dikkatini çeken ilk şey; onun dudağındaki yara iziydi. Artık sadece bir halinde bulunan yaranın, çok uzun zaman olduğunu anlamak kolaydı. Yara izinden gözlerini ayırmayan Ares, bunun nasıl olduğunu fazlası ile merak etmişti.

Gözleri yavaşça dolaştı Beren’ in yüzünde. Burnu, gözleri ve yüzünün tamamında gezdirdi gözlerini. Tüm bedeninde gözlerinin ardından, onun hakkındaki düşünceleri; saf bir güzelliğin beden bulmuş hali gibiydi. Beren çok güzeldi. Elleri, gözleri, burnu, dudakları, saçları her biri ayrı ayrı, berrak bir güzelliğin parçalarıydı. Tüm mükemmel parçaları bir araya getirdiğinizde, ortaya kusursuz bir sonuç çıkardı. Beren ise Tanrı’ nın en mükemmel eseriydi. Azrail karşısındaki onu ilk gördüğünde bunu kabul etmişti.

Her daim oturulan düzenle yerleşmişlerdi masaya. Beren ise tek boş yer olan Ares’ in karşısına, masanın diğer ucuna oturmuştu. Yemeğe başlayan aile bireyleri, sessizliğe teslim olmuşlardı. Kimse nasıl bir konu hakkında konuşması gerektiğini bilmese de, sessizlikten rahatsız olan Can, masaya ses getiren olmuştu.

 

“Okuyor musun Beren?”diyerek başlatmıştı sohbeti. “Evet, psikoloji”diye cevapladı Beren, onu. Gelen ani soru karşısında, şaşkınlığını gizleyemediği bir ses tonu ile yanıtlamıştı anında. “Kaç yaşındasın?”deyip sohbete katılmıştı Anıl. Aile yavaşça Beren’ e alışıyor ve onu tanımaya çalışıyordu. “Yirmi iki yaşındayım”kendini sorgulanıyormuş gibi hissetse de, sakince cevaplamaya devam etmişti gelen soruları.“Kendi sıkıntıların üzerine birde diğer insanların sorunları ile uğraşmak, onur duyulacak şey”diye hayranlığını dile getirdi Can. “İnsanlara yardımcı olabilmek güzel şey”diye gülümseyerek karşılık verdi Beren. “Nerede oturuyorsun”dedi Cenk içeceğinden yudum alırken. “Yürüme mesafesi uzaklığında, bir kaç sokak geride”diye açıkladı Beren. Kızlar daha önce bu tarz bir sohbete girmemişti Beren ile daha önce. Bu yüzden erkek arkadaşları Beren ile bu tarz bir sohbete daldığında onları ilgi ile dinliyorlardı.

Birkaç gündür yanlarında olan Beren hakkındaki bilgileri, bir elin parmağını geçmeyecek seviyedeydi. Onu sıkboğaz etmemek adına bu tarz şeylere önem vermeden, sohbet edip, genelde anın keyfini çıkarmışlardı. Ancak şimdi ise öğrenmek istiyor ve sevgilileri daha çok soru sorup, onu konuşturmaları için hevesle bekliyorlardı.

“Ailen ile birlikte mi yaşıyorsun?” Egemen’ in bu sorusu üzerine masadaki tüm hareketler yanıtlamıştı. Zaten bu tarz bir soruyu yalnızca birkaç kişi sorabilecek durumda iken, Egemen’de bunlardan biriydi. Aile bireyleri, Beren’ e dönmüş onun söyleyeceği şeyi beklerken, bunlara dahil olan, sessizce önündeki tabak ile ilgilenmeye devam eden; Ares’ de vardı. “Ben ailemi iki yıl önce bir trafik kazasında, kayıp ettim” kelimeler ağzından, birer işkenceden farksız dökülmüştü ortaya. Söyledikleri kendi içinde bir yıkım iken, bir de bunu dile getirmek, hayli ağır bir durumdu.

Masada hissedilen soğuk bir rüzgar vardı sanki. Her biri; ‘evet’ ya da ‘hayır, tek yaşıyorum’ yanıtını beklerken; aldıkları yanıt onları sarsmıştı. Kızları ele geçiren duygular can sıkıcıydı. Beren’ in hayatının ne kadar zor olduğunu düşünüyorlardı. Onların hiç anne ya da babaları olmamıştı. Bu kavramın ne anlama geldiğini öğrenememişlerdi. Hiçbiri bunun özlemeni çekmemiş iken, bilmedikleri şeyin de özlemini çekmezlerdi.

Ancak bununla birlikte aile kavramı, her biri için önem arz eden bir durumdu. Onlar birbirlerine aile olmuş ve buna son derece bağlılardı. Şuan bu masada olan aile bireyleri, her daim birbirinin elini tutmuş ve destek olmuştu.

Ares ve Beren haricindeki diğer on kişi anne ve babalarının olmayışını, birbirlerine olan bağlılıkları ile yok etmişti. Ancak Ares ve Beren için hayat daha karmaşık ve içinden çıkılamayacak kadar zordu. Onlar bildikleri ve hissettikleri şeylerden mahrum kalmıştı. Bunun özlemini de iliklerine kadar hissediyor ve bastırmak için güçlük çekiyorlardı. Beren için içlerinde hissettikleri acı, onları ele almıştı.

 

O daha iki yıl öncesine kadar mutlu bir ailede hayatını idame ettirirken, şimdi bu koca dünyada yalnız başınaydı. Artık kimsesizdi, ona yardım edecek kimse yoktu etrafında. Üstelik bu yaşına kadar anne ve baba sevgilisi ile büyümüş, her daim onlara sığınmış biriydi. Onun için ne kadar zor olduğunu ve çektiği yalnızlığı hisseder gibiydiler.

İçlerinde duyduklarından sonra kendini daha erke toparlayan Ares olmuştu. Ancak diğerleri karşılarında, dünyanın yükünü tek omuzlamak zorunda kalan bu genç kız için hayli üzülmüş ve destek olmak istemişlerdi. Sessizliğin yine hüküm sürdüğü yemek masasında, Beren’ in bu sürecini nasıl atlatabildiğini merak edip, sormak isteseler de; daha fazla bu konu ile canını sıkmaktan kendini alıkoymuşlardı. Masaya bu kez ses getiren Beril, olmuştu. “Bizde sana kendimizi tanıtalım” diye bir heyecanla söylediğinde masayı kaplayan, bu ortamı bozmak istemişti.

“Biz on bir kişi aynı evde yaşıyoruz. Ama endişe etme evimiz yeterince büyük. Bu yüzden kolaca sığabiliyoruz. Ares hariç, on’ umuz çocuk esirgeme yurdunda büyüdük. Birbirimizle orada tanıştık” Beril, konuştuğu sıra gözleri masa üzerinde gezinip, yeniden Beren’in gözlerini buluyordu. İçimizden hiç biri gerçek anne ve babasını bilmiyor. Açıkçası bu konuyu da hiç önemsemedik. Çünkü birbirimizin aile olup, her daim destek olduk” diğerleri sessizce dinlerken, sanki yeniden dönmüşlerdi, o yetimhane duvarları arasına.

“Her zaman birlikteydik. Yan yana ve omuz omuza ilerledik hep. Anne ve babaya hiçbir zaman ihtiyaç duymadık çünkü bunun yokluğunu birbirimizle doldurmuştuk. On sekiz yaşını dolduranlar artık yurttan ayrılması gerektiğinden, dışarı çıkıp bir hayat kurmaya çabaladılar. Ares ile o zamanlar tanıştı; Can, Egemen ve Mert.

Daha sonra ise bizlerde yurttan ayrılıp, onların kurduğu düzene ortak olduk. O zamandan beri de bu şekilde devam ettik. Hiç ayrılmadan” sözlerini tamamlayan Beril’ in ardından yeniden sessizliğe gömülmüştü masa. Eski zamanlar hakkın konuşmak bu masada oturan hiç kimse için iyi değildi. Kendi dünyasına dönüp, şöyle bir baktı her biri; ağlayacak ne çok şeyleri vardı hâlbuki.

Beren, yetimhane duvarları arasında, günleri geçirmiş olan bu on birey için büyük bir hüzün duymuştu. On küçük bedenin, tek başına nasıl mücadele verdiği düşüncesi onu kahretmişti. Şanslı bir insan olarak Beren, anne ve babası tarafından, sevgi ile büyütülmüştü. Ne zaman yardıma ihtiyacı olsa, ona ailesi her daim elini uzatmıştı. Ancak şuan bu masayı paylaştığı insanlar bundan mahrum kalmış ve büyük boşluk ile büyümüştü.

Onların aralarında olan bu güçlü bağdan ötürü onlara hayranlık duydu Beren. Sımsıkı birbirlerine tutunmuş ve gerçek bir aile olmayı başarmışlardı. Diğer yandan Beren, masanın diğer ucunda oturan bedenin hayatını merak etmişti. Anlatılana göre o, aileye sonradan katılmıştı. Peki ya onun ailesine ne olmuştu? Aklında birçok soru belirdi, karşısında, ifadesiz yüzü ile yemeği ile ilgilenen bu beden hakkında. Yemek bir süre daha devam etmişti. Daha sonra yavaşça ayaklandı Beren. “Bugün için teşekkür ederim. Yemekler çok lezzetliydi. Ama artık gitmeliyim” Saatin yeterince geç olmasından dolayı, diğerleri de onu onaylamış ve Beril’ de onun gibi ayaklanmıştı.

“Seni biz bırakalım” diyerek sevgilisine de bakıp, onaylamasını bekledi. “Hiç gerek yok. Ben giderim, zaten pek uzak sayılmaz” diyerek, nazikçe ona edilen teklifi geri çevirmek istedi. Ancak Ares’ in yaptığı bir plan zaten vardı. Can’ ı yanında çağırıp, sessizce ondan istediği şeyi kulağına fısıldamıştı. Can, ondan aldığı emri başı ile onayladı anında.

“Hadi, seni biz bırakalım” Can’ ın sözlerinin ardından, Beril memnun bir ifade ile baktı ona. Beren daha fala itiraz etmek istemedi. “Bizde sizinle gelelim” Anıl’da ayaklandığında, Can onu onaylamıştı. Birlikte restorandan çıkıp, arabalara yerleşti, aile bireyleri. Can sürücü koltuğuna yerleştiğinde, Anıl’ da yanında yerini alırken; kızlarda arkaya oturmuşlardı.

Beren tüm yol boyunca, Can’a evinin yolunu tarif etmişti. Evine ulaştıklarında, Can, Ares’ in isteğini yerine getirmek için telefonundan, evin konumu Ares’ e gönderdi. Ares, artık aile ile iletişim içinde olan bu kızın, hakkında birçok şey bilmek istiyordu.

 “İsterseniz yurkarı gelin. Size kahve ikram edeyim” diyerek kibar bir davette bulundu Beren. Kızlar bunu kabul etmek istese de, erkeklerin buna sıcak bakmayacağını biliyorlardı. “Belki başka sefere” diyerek, daveti nazik bir üslupla reddetti Anıl. “Kaçıncı kat” Can’ ın bu konudan bağımsız sorusu ile afallayan Beren, yine de yanıtladı onu. “İkinci kat, işte şurası” diye eli ile camdan işaret etti.

 Can ise o an sessizce telefonun mesaj bölümüne dönüp, Ares’in sorusunu yanıtladı. “Bu akşam ve bıraktığınız için teşekkür ederim. İyi geceler” diye güzel bir gülümseme ile baktı Beren onlara. “İyi geceler Beren. Yarın görüşürüz” Beril’ in sözlerinin ardından, diğerleri de onu uğurlamış ve Beren arabadan inip, binaya girmişti. Araba Beren’in dairesinin ışığı yanıncaya kadar orada beklemişti, daha sonra ise bireyler, kendi evlerinin yolunu tutmuştu.


Yorumlar

  1. Okuyamadım ve buradan okuyorum harikaaa

    YanıtlaSil
  2. Yeni bölüm lutfennn 💜

    YanıtlaSil
  3. abla sen harikasın keşke tüm yazarlar senin gibi olsa ellerine sağlık ablam

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karanlığın Efendisi - Final

  Ertesi gün aile bireyleri büyük bir telaş ile uyanmıştı. Dün Ares ve Beren ruh sağlığı merkezindeyken, diğerleri de, Meliha Hanım ile birlikte geri kalan eksikler için yeniden alışverişe çıkmıştı. Bu gün iki düğün birden olacak ve ailenin mutluluğu ikiye katlanacaktı. Büyük bir telaş kahvaltı masası kurulurken, herkesin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. “Herkese günaydın” kocaman neşesini herkese dağıtmak isteyen Beril, sesini duyurduğunda, ona bakıp, gülümsemeden edemiyorlardı. “Günaydın”mutfakta olanlar onu karşıladığında, adımları tezgaha doğru ilerlemişti. “Görende bugünkü gelinlerden biri de, sensin sanacak” Çağla, ona laf yetiştirirken, elinde doğradığı şey ile birlikte elini de, kesmemek için büyük bir özen gösteriyordu. “Yakında o da, olacak kardeşim. Hele siz önce bir evlenin” sevgilisinin arkasından mutfağa iğren Can, Çağla’ yı yanıtladığında, Beril’ in yüzü hevesle parlamıştı. Güne ilk başlayan Selin olmuşken, rekor sayılacak bir saatte hemen ardından ...

Karanlığın Efendisi - 65. Bölüm

  Saat epeyce ilerlemiş ve Ares’ in uyanmasının ardından üç kafadar çat pat hazırladıkları akşam yemeği yenmişti. Yemeğin ardından Beril’den gelen filmi izleme teklifi kabul görmüş ve bireyler sinema salonuna ilerleyip, seçtikleri bir film ekranda dönmeye başarmıştı. Ancak kimse filmle ilgilenmiyor ve kendi dünyasındaki sorunlar ile boğuşuyordu. Film sona erdiğinde, yapılan alışverişte yorgun düşen kızlar uyuya kalırken, onları odalarına taşımakta erkek arkadaşlarına düşmüştü. Ares ve Beren çifti odadan ayrılıp, kendi odalarına ilerlerken, Beren’ in aklına; Ares’ den istediği şey gelmişti. Ares onun isteğini bugün yerine getireceğini söylemiş olasa da, şuan ki hali buna hiçte uygun değildi. Ancak sözlerinin her daim arkasında duran sevgilisinin dediğini yapacağından da, emindi. Odaya girdikleri sıra Beren’ in gözleri Ares’ in üzerindeydi. Ares uyandığından bu yana yalnızca birkaç kelime etmiş ve önüne konulan yemekten yalnızca birkaç çatal almıştı. Onun için fazlası ile endişelen...

Karanlığın Efendisi - 15. Bölüm

Kahvaltı masasının hazırlığı tamamlandığında, hep birlikte masadaki yerlerini almışlardı. Kızlar, Beren’ in onların yanında anlatmaya uygun görmediği şeylerden ötürü biraz buruktu. Tam anlamı ile arkadaş olup, kendini daha rahat hissetmesini istiyorlardı, fakat Beren, aralarında olan mesafeyi bir türlü yıkamıyordu. “Aslında her birinize gerçekten minnettarım. Beni öylece ailenizin içine alıp, yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Ben insanlarla arası iyi olan biri değildim. Bu konuda fazla beceriksizim ama bunun üstesinden gelmeye gayret edeceğim. Aile kaybettikten sonra zor zamanlar geçirdim, belki insanlardan tamamen koptum. Ama sizinle tanıştığımdan bu yana birazda olsa toparlandığımı hissediyorum. Tekrar kahkaha atmama neden olduğunuz için minnettarım. Son zamanlarda, geceleri düzgün uyuyamıyorum. Buraya gelmeden önce de kabristana uğradım. Ne zaman uğrasam, biraz fazla hassaslaşıyorum. Aileme son zamanlarda daha çok ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Ama sizler şuan yanım o...