Ana içeriğe atla

Karanlığın Efendisi - 4. Bölüm



Odadan sağ salim çıkabildiği için mutlu ve rahatlamış hissediyordu Can. Toplantı odasına girdiği an, Anıl yanına koşmuştu. "Dur kardeşim, yaralarına şöyle bir bakayım" kardeşinin iki omzunu kavrayıp, etrafında döndü. Gözleri onun bedeninde gezerken, üstünkörü bir aramaya yapıyordu.

"Çok komiksin, gerçekten"diyerek iteledi Can onu. "Gerçekten, herhangi bir yara izin yok mu?" diyerek onu daha da kızdırma peşindeydi Anıl. Küçük bir çiziğin dahi olması onun için önemliydi. Zira Cenk' in dilinden kurtulamazdı. Küçük bir çizik daha olmasını diledi yoka Cenk'in dilinden kurtulamazdı Anıl.

"Hayallerini yıktığım için üzgünüm kardeşim ama gerçekten hiçbir yara izim yok" "İşte bu, iki yüz liramı alayım kardeşim"diye lafa bu sefer Cenk karıştı, sandalyesinden kalkıp Anıl ve Can'ın yanına gelip avucunu açtı Anıl'a. Anıl, Can'a kötü bakışlar atıp, cebinden çıkardığı bir miktar paranın içinden Cenk'in istediği miktarı çekip, onun avucuna bırakmıştı. Onları kınayan gözler ile izlemekten daha ileri gidemiyordu Can. Gözlerini kaplayan kınayan bakışları fark etmemek içten bile değildi.

"Ciddi olamazsınız. Ben burada ecel terleri dökerken, ciddi anlamda tehlike yaşarken, siz benim üzerimden iddiaya mı girdiniz. Üstelik iki yüz liraya"diyerek köpürdü kardeşlerine öfke ile. "Biz sadece kazanmak için yaptık bunu kardeşim. Paranın bir önemi yoktu. Ayrıca zaten ederi de bu kadardı, emin olabilirsin" Can' ın ne halde olduğunu umursamayarak, oturdu yerine Anıl. "Dostum dediğim adamlara bak, ederi bu kadarmış"şuan bir fırsat verseler ikisini de bir kaşık suda boğabilirdi.

"Hey! Yeter bu kadar saçmalık. Ne dedi Ares?"ses sesi ile ortamı dağıtmanın en yol olduğunu bilen Egemen, ona dönen kardeşlerinin ardından haklı olduğunu anlamıştı. "Zor oldu ama kabul etti"ayakta kalmaktan vazgeçen Can, herhangi bir koltuğa attı kendini. "Ne dedin, ona?"Mert' in sorusu üzerine, Can' ın ilgisi onun üzerindeydi.

"Yeni garsonun aile yemeğinde olmasını istiyorlar, dedim. Hem artık arkadaş olduklarından, hem de yaptığı yardımlar için diye açıkladım. Biraz düşündü ama sonunda olur, dedi" "Ne kadar kolay olmuş"Can' ın o an neler yaşadığından bir haber olan Anıl, hayret ederek, söylemişti.

"Sen onu bir de bana sor. Neyse benim, Beril'i aramam lazım. Eminim benden haber bekliyordur" sözleri ile birlikte ayaklandı Can. Sağ cebinden telefonunu çıkartıp, kilit tuşuna bastı. Her baktığında yüzünü gülümseten kilit ekranı ile karşılaştı. Ne güzel bir resimdi bu Can için. Dünya üzerinde her şeyden üstün tuttuğu, güzeller güzeli meleğini uyurken çektiği fotoğrafıydı. Derin bir nefes alıp, ardından rehberden sevgilisini buldu ve ara tuşuna basıp, telefonu açmasını bekledi.

"Lütfen, kabul ettiğini söyle"diye hızlıca söyleyerek açtı telefonu Beril, gülümsetmişti bu Can'ı. "Sen benden isteyeceksin ve ben yapmayacağım. Kıyamet gününe daha var sevgilim, henüz alametleri tamamlanmadı"diyerek kaşılık verdi Can, yüzünde ki huzur dolu gülümsemesi ile.

"Kabul etti mi? İnanamıyorum. Seni çok, çok, çok seviyorum uzun kulaklı sevgilim benim"dedi Beril heyecanla. Evet, Can normalden uzun kulaklara sahipti. Kepçe dahi sayılırdı ancak Beril bu durumu fazlası ile hoş buluyordu.

"Elbette kabul etti sevgilim, akşama görüşürüz" "Görüşürüz, sevgilim" yüzlerinde gülümseme ile kapattı telefonu çift. "İnanmıyorum, Ares kabul etmiş"diye heyecanını karşısında, ona merakla bakan beş kız arkadaşı ile paylaştı hızlıca Beril. "İşte bu, süper bir haber"Selin söylediğinde, gözleri heyecandan yerinde duramayan Beril' in üzerindeydi.

"Kesinlikle, hemen hazırlıklara başlayalım" Nilay' ın sözlerinin ardından diğerleri de onaylamıştı onu. "Ben gidip Beren'e, bu akşam yemek için kalmasını söyleyeyim" Beril mutfak bölümünden çıkmak üzereyken, Çağla aklında dolaşanları, onunla paylaşmak için durdurdu. "Beril" diye seslenmişti arkadaşına. Beril' in gözlerinin odağı olmuştu o an. "Ben şey diyecektim, onu bu akşam için zorlama"

"Ne?"onun sözlerini anlamlandıramayan Beril, alnını karıştırmış, öyle bakmıştı kardeşinin gözlerine. "Onu bu akşam ki yemeğe katılması için baskılama. Bırak, kendi isteği ile katılsın aramıza. Bizi kendi merak ettiği için tanısın. Bak, bende onun aramızda olmasını en az senin kadar istiyorum ama bu akşam ki yemekte gergince değil, eğlenip; güzelce sohbet ederek dâhil olmasını istiyorum.

Eminim hakkımızda anlatılan onlarca şey duymuştur. Bize bakan onca insanın gözünde korku varken, o burada, bizim çalışmayı kabul etti. Bu yüzden, lütfen ona bu akşam için ısrar edip, baskı yapma. Sen sadece teklif et, bırak isteyip istemediğine o karar versin" yemek meselesi konuşulduğundan beri, bu Çağla' nın aklını kurcalıyordu. Çağla' nın sözlerini dinleyen kızlar, onun her cümlesine katılmış ve onay vermişti.

"Çağla haklı Beril, bende onun aramızda rahat bir akşam geçirmesini istiyorum"diye söze karıştı İdil. "Sanırım, hepimiz aynı fikirdeyiz" dedi Selin ama Beril'in endişesi vardı.

"Peki, ya kabul etmezse, ya sadece burada çalışmak ile kalıp, daha fazla içimizde olmak istemezse" diye endişesini dile getirdi Beril. Sahi böyle bir durum olsaydı ne yapardı? "O fikirini değiştirene kadar, aramızda olması için sadece teklif edebiliriz Beril. Diğer türlü olmamalı"Nilay'da bu konuda endişe duysa da, doğru olanın bu olduğunu biliyordu.

"Pekâlâ, ben gidip ona yemeğe kalmak isteyip, istemediğini sorayım" diyerek yaslandığı tezgahtan ayrıldı. Beril, nedenini tam olarak bilmediği bir korku ile attı adımlarını. Eğer gerçekten, kabul etmemesi gibi bir durum yaşanırsa, onun fikrini önemsemeden yemeğe katılması için zorlayacaktı.

Başlarda, ortama yabancı olduğu ve haklarında duyduklarından ötürü korkabilirdi. Ancak bir zaman sonra alışıp, eğlenceye ortak olur; diye düşünüyordu Beril. Mutfak bölümünden çıkıp, kaffe bölümüne geçtiğinde, gözü Beren'i bulana kadar etrafı aradı. Onu masaların üzerine, küçük süsler yerleştirirken, bulmuştu. Derin nefes alıp, adımlarını ona doğru yönlendirdi Beril. Yüzüne naif bir gülümseme yerleştirip, seslendi ona.

"Hey! Beren"sesini sakin tutmaya çalışıyordu. "Efendim, Beril"diyerek gülen güzel yüzünü ona sunmuştu Beren. Birkaç saniye öylece kalakaldı Beril. O bu kadar temiz gülümseyip, güzel bakarken, onu nasıl zorlayıp; bakışlarını değiştirebilirdi. Hem daha onun ne karar vereceğini bilmezken, neden böyle düşüncelere kapılmıştı ki? Kızlar kesinlikle haklıydı. Bu akşam ki yemeğe sadece kendi isteği ile katılmalıydı.

"Şey ben, diyecektim ki; biz biliyorsun ki açılış yapmayıp, yarın direk işleve geçiyoruz. Bu yüzden bu akşam, burada bir aile yemeği yiyeceğiz. Eğer sende aramıza katılırsan, biz çok mutlu oluruz. Hem böylece diğerleri ile de tanışmış olursun. Ayrıca biz de sana bu güne kadar yaptığın yardımlar için teşekkür etmiş oluruz"Beril'in şuan yapabildiği tek şey dua etmekti. Herkesin bildiği gibi Allah'ın istediği gibi bir hayat yaşamıyorlardı. Ancak Allah' ın merhametinin de ne kadar kudretli olduğunu bildikleri bir durumdu. Bu yüzden 'Lütfen Allah' ım' demişti Beril. 'Lütfen, kabul etmesini sağla'

Karşısında gözlerine bakan, bu bedenin tek 'hayır' sözü, onun birçok düş kırıklığı ile gözyaşlarına boğabilirdi. O an kendini son derece korkmuş ve çaresiz hissediyordu. Beren, ona umut dolu bakan gözler karşısında, birkaç saniye olurunu tarttı aklında. Karanlık işler yürüten bir ailenin tam ortasında kaldığını bir akşam yemeği...

Düşününce onun için korkunç geliyordu ancak kızlar ile gayet iyi anlaşmıştı. Arkadaşı Derya' nın anlattıklarının birazının abartı olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden kabul etmekte pekti bir zarar görmüyordu, Beren. Kızlar ona karşı tek bir kötü tavır dahi göstermemişti. Aksine hepsi son derece sıcak davranıyor ve her koşulda onunda fikrini alıyorlardı.

Bu da Beren' in bu ailenin bir parçası gibi hissetmesini sağlıyordu. Sanki her ne olursa olsun bu durum bozulmayacamış gibi hissediyordu Beren. İç dünyasına dönük yaşayan Beren, kendi hayatına onları dâhil etmeyip, hakkında fazla şeyler anlatmasa da, aralarında bir bağ olduğunu hissediyordu. Bundan fazlası ile memnundu Beren.

"Pekâlâ, tamam"onun söylediğinin ardından koca bir gülümseme ile karşıladı Beril onu. Bir an gerçekten kabul etmeyeceği hissine kapılmıştı.

"Gerçekten mi? Şey, tamam öyleyse harika hazırlıklara başlayabiliriz"kelimeleri hızlı ve heyecanı sesine yansıyordu. Beren onun gibi bir gülümseme ile karşılamıştı. Yanında ayrılan bedenin ardında yaptığı işe geri döndü. Beril adımlarını hızlı tutarak yeniden mutfağa girdiğinde, onu merak ile bekleyen kız kardeşleri ile karşılaştı.

"Kabul etti. İnanabiliyor musunuz, ona sadece sordum ve oda olur dedi" sevincini saklamadan yaşayan Beril, ışıldayan gözler ile bakıyordu karşıdakilere. Üstünden atamadığı şaşkınlığı ile konuşması süren Beril'i, keyifle izliyordu kardeşleri. Aslında onlarda en az Beril kadar memnun ve mutluydu bu durumdan.

Beren ile arkadaşlıklarını aile içine taşımalarının nedeni; Beren onlar için temiz kişiydi. Bir çocuk gibi düşünceleri temiz ve berraktı. Hayatlarına eşlik eden karanlığın farkında olan bu kızlar, Beren' i karanlık tünelin sonunda ki beyaz ışıktı. Onu kaybetmek istemiyorlardı.

Bedenlerini saran bir korku vardı ki; nedeni karanlığa bütünü ile yem olmaktı. Sevgililerinin yaptığı şeylerden ötürü tam anlamı ile insani duygularının köreltmesinden, tıpkı Ares' e olduğunu gibi kalplerinin katılaşmasından endişe ediyorlardı. Onun kalbi artık dondurulmuş gibi, sanki öldürmek için yaratılmış gibiydi. Aç bir aslanın hayatta kalmak için avlanması nasıl bir kuralsa, Ares' de hayatına bunun için devam ediyor gibi, insanları katlediyordu.

Bu durumun tek iyi yanı ise katledilen hiçbir adamın masum olmamasıydı. Birçok suça bulaşmış, birçok insanın kanını eline leke yapmış insanlar; tek tek, o aç aslana yem oluyordu. Adaleti sağlaması gerek bir devlet vardı. İnsanları öldürdükleri için ölümden sonra yaşamda, hesap vereceklerdi. Ancak bunları uzun zaman alacağını bilen aile, bir an evvel olması için duruma müdahale ediyorlardı.

Zira Ares' in yaşadığı tüm o şeylerin ardından, adalet denen düzen hala durumdan bir haberdi. Bu yüzden kendi yaşadıklarından ötürü, insanlara eziyet eden her kim varsa yok etmek isteyen Ares' in, yanında olmayı görev adletmişlerdi.

Ama yine o karanlığın içinde yaşayan Ares'i geri kazanmak ve bir hayat kurmasını da elbette ki; kardeşleri olarak istiyorlardı. Ares' i bu karanlıktan kurtaracak da bir ışığa ihtiyaçları vardı elbetteki. Aklını kaplayan hiçbir kötü düşüncesi olmadığını, şu son günlerde, onu tanıyıp, emin olan kızlar ise; Ares'e ışık olabilmesi için Beren' i seçmişlerdi.

Çünkü onlar Beren'in yanlarında olması için büyük bir istek içerisindeyken, Beren' de onların yanında olup, tanımak isteyen, gözlerinde korku olmadan onlara bakan; tek kişiydi. Kalbinde kötü bir iz taşımadığını, temiz ve saf duyguları ile hareket ettiğini anlayabiliyordu kızlar. Bu yüzden aralarına alıp, onun Ares Karal' ın taşlaşmış olan kalbini yumuşatması için büyük bir istek duyuyorlardı.

_

Güneş yavaş yavaş, gözden kaybolmaya yüz tuttuğu sıra kızlar, restoranda akşam yemeği için tüm hazırlıklarını tamamlamıştı. Eksik olan sadece erkeklerdi. Artık ayarlanan saate yaklaştıklarında kılar büyük bir heves ile sevgililerinin gelmelerini bekliyordu. Nihayet o bilindik araba sesi, restoranın kapısı önüne park edildiğinde, heyecan ile iki elini birbirine çarptı Beril.

"Geldiler"dediğinde, diğerlerine ona ayak uydurmuş ve ayaklanmıştı. Kapıya yakın bir yerde kalıp, erkelerin içeri girmesini beklediler. Kapı aralandığında kızlar, üç kişinin geldiğini gördü.

"Ares'ler nerede?" bu konuda endişeye kapılan Beril, sevgilisine anında sorup; öğrenmek istedi. "Halletmeleri gereken işler vardı"diyerek açıkladı Can, gözleri etrafta gezinirken; yanıtladı sevgilisini.

"Gelecekler ama değil mi?"Beril, şuan yapmaması gereken bir şey yaptığının farkındaydı ancak yine de emin olmak istiyordu. Sorusunun ardından, sevgilisinden, kızgın bir bakış kazanmıştı. "Pekâlâ, o halde ben sizi tanıştırayım"sevgilisinden aldığı karşılığından ardından, konuyu farklı bir yere çekmek istedi, bu yüzden sevgilisinin yanına geçip, onları Beren ile tanıştırmaya koyuldu.

"Bizimle birlikte çalışan ve bizimle hoş bir arkadaşlık kuran Beren"diyerek erkeklerin karşısında, çekimser duran genç kızı işaret etti. "Beren, bu gördüğün uzun kulaklara sahip olan beyefendi de, benim erkek arkadaşım" yanında kısacık kaldığı sevgilisini gösterdi. "Anıl, Selin' in erkek arkadaşı" Anıl, kendi tanıtıldığı sıra, elini kaldırıp, karşısındaki kıza selam vermişti. Onu gülümsemesi ile karşıladı Beren.

"Cenk' de İdil' in erkek arkadaşı"dediği sıra en geniş gülümsemeye sahip olan erkeklerden sonuncusunu tanıttı Beril.

Birbiri ile tanışanlar, karşılıklı olarak; menün olduğunu söyleyip, gülümseyerek bakmışlardı yüzlerine. Beren heyecanını dizginlemeye çalıştığı sıra; kalp atışlarının dışarıdan duyulmasından korktu. Arkadaşı Derya' nın, anlattıklarını düşündükçe; çok daha kötü bir durumla karşılaşacağını düşünüyordu Beren. Ancak yanılmış ve bu korkunç diye düşündüğü adamlar ile tanışması hayli iyi geçmişti.

Erkekler beklediği gibi kötü bir görüntü sergilemiyorlardı. Aksine güler yüzlü ve son derece kibar biriydiler. Beren biraz daha rahatlayıp, gerginliği azaldığı sıra kızlar Ares' lerin gelmelerini dört gözle bekliyordu. Bu konuda her ne kadar endişe duysalar da; aslında Ares' in sözüne ne kadar bağlı bir adam olduğunun da bilincindeydiler. Eğer Ares gelmek istemeseydi, bunu zaten en başında dile getirirdi.

Bu yüzden geleceğini bilseler de, bunu bir an evvel olması için hevesle beklemeye devam ediyorlardı. Masaya yerleşen aile bireyleri, bekleyişin devam etmesinin ardından yavaş yavaş, heyecanları da kaybolmaya yüz tutmuştu. Sessizliğin hüküm sürdüğü restoranda, kimse konuşmuyordu. Ancak o sıra diğer arabalarında kapıya yaklaştığını etrafın cam kaplı olmasından dolayı gördüler. Bu kez heyecanına yenik düşüp, hevesle ayaklanan Nilay olmuştu.

"İşte, geldiler" diyerek ayaklandığında, masada olanlarda ona eşlik etmişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karanlığın Efendisi - Final

  Ertesi gün aile bireyleri büyük bir telaş ile uyanmıştı. Dün Ares ve Beren ruh sağlığı merkezindeyken, diğerleri de, Meliha Hanım ile birlikte geri kalan eksikler için yeniden alışverişe çıkmıştı. Bu gün iki düğün birden olacak ve ailenin mutluluğu ikiye katlanacaktı. Büyük bir telaş kahvaltı masası kurulurken, herkesin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. “Herkese günaydın” kocaman neşesini herkese dağıtmak isteyen Beril, sesini duyurduğunda, ona bakıp, gülümsemeden edemiyorlardı. “Günaydın”mutfakta olanlar onu karşıladığında, adımları tezgaha doğru ilerlemişti. “Görende bugünkü gelinlerden biri de, sensin sanacak” Çağla, ona laf yetiştirirken, elinde doğradığı şey ile birlikte elini de, kesmemek için büyük bir özen gösteriyordu. “Yakında o da, olacak kardeşim. Hele siz önce bir evlenin” sevgilisinin arkasından mutfağa iğren Can, Çağla’ yı yanıtladığında, Beril’ in yüzü hevesle parlamıştı. Güne ilk başlayan Selin olmuşken, rekor sayılacak bir saatte hemen ardından ...

Karanlığın Efendisi - 65. Bölüm

  Saat epeyce ilerlemiş ve Ares’ in uyanmasının ardından üç kafadar çat pat hazırladıkları akşam yemeği yenmişti. Yemeğin ardından Beril’den gelen filmi izleme teklifi kabul görmüş ve bireyler sinema salonuna ilerleyip, seçtikleri bir film ekranda dönmeye başarmıştı. Ancak kimse filmle ilgilenmiyor ve kendi dünyasındaki sorunlar ile boğuşuyordu. Film sona erdiğinde, yapılan alışverişte yorgun düşen kızlar uyuya kalırken, onları odalarına taşımakta erkek arkadaşlarına düşmüştü. Ares ve Beren çifti odadan ayrılıp, kendi odalarına ilerlerken, Beren’ in aklına; Ares’ den istediği şey gelmişti. Ares onun isteğini bugün yerine getireceğini söylemiş olasa da, şuan ki hali buna hiçte uygun değildi. Ancak sözlerinin her daim arkasında duran sevgilisinin dediğini yapacağından da, emindi. Odaya girdikleri sıra Beren’ in gözleri Ares’ in üzerindeydi. Ares uyandığından bu yana yalnızca birkaç kelime etmiş ve önüne konulan yemekten yalnızca birkaç çatal almıştı. Onun için fazlası ile endişelen...

Karanlığın Efendisi - 15. Bölüm

Kahvaltı masasının hazırlığı tamamlandığında, hep birlikte masadaki yerlerini almışlardı. Kızlar, Beren’ in onların yanında anlatmaya uygun görmediği şeylerden ötürü biraz buruktu. Tam anlamı ile arkadaş olup, kendini daha rahat hissetmesini istiyorlardı, fakat Beren, aralarında olan mesafeyi bir türlü yıkamıyordu. “Aslında her birinize gerçekten minnettarım. Beni öylece ailenizin içine alıp, yanımda olduğunuz için teşekkür ederim. Ben insanlarla arası iyi olan biri değildim. Bu konuda fazla beceriksizim ama bunun üstesinden gelmeye gayret edeceğim. Aile kaybettikten sonra zor zamanlar geçirdim, belki insanlardan tamamen koptum. Ama sizinle tanıştığımdan bu yana birazda olsa toparlandığımı hissediyorum. Tekrar kahkaha atmama neden olduğunuz için minnettarım. Son zamanlarda, geceleri düzgün uyuyamıyorum. Buraya gelmeden önce de kabristana uğradım. Ne zaman uğrasam, biraz fazla hassaslaşıyorum. Aileme son zamanlarda daha çok ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Ama sizler şuan yanım o...