Ares hız limitine dikkat etmeden nihayet ulaşmıştı depoya. Yaptığı ani fren ile kayan terlerinin çıkardığı ses yankılanmıştı sessiz gecede. Arabasından inip, deponun içine girdiğinde; aklında adama neler yapmak istediğini düşünüyordu. Adamın olduğu odayı adamlarından öğrenen Ares’ in adımları, oraya yönelmişti.
Odaya girdiğinde,
gözleri direk olarak adamı buldu. Adamın karşısında artık bir Azrail’ di ve
görevini yapacaktı Ares. Elleri ve ayakları bağlanmış olan adam ona, biraz
evvel restoranda olduğu gibi bakamıyordu. Abisinin başına gelen şeyleri
yaşayacağını bilir gibiydi.
“Soyun ve karşıya bağlayın” onun söylemesinin ardından, iki adam emri üstlenip yerine getirmek için harekete geçmişlerdi. Şuan var gücü ile çırpınan adamın çabası boşunaydı. Çırpındıkça daha çok sıkı tutuyorlardı adamlar onu.
Adamın üzerindeki ceketi ve tişörtü çıkarıp, umursamazca odanın köşesine atan adamlar, karşı duvara kadar sürükleyip, kollarını iki yandan zincir ile bağlamışlardı. Adam şuan yarı soyunuk halde, odanın ortasın, savunmasız Azrail’ ne arkası dönüktü. Ares yanında olan adamlardan birine elini uzatmıştı. Adamı onun istediği şeyi anlayıp, dolabın içinden aldığı kırbacı onun eline bıraktı. Kaç adamın teninde iz bırakmıştı bu kırbaç
Kırbacın ucunu sol elindeki yarasının üzerine yerleştirdi Ares ve adamın sırtına ilk vuruşunu yaptı. Kırbacın teninde çıkardığı sesi bastıran bir çığlık koptu adamdan. Hırsla vurduğu kırbaç, adamın teninden ayrılırken, etini de beraberinde götürüyordu. O savunmasız genç kıza bıçağın ucunu nasıl dayadığı geldi gözünün önünde ve daha da hızlı vuruşlar yaptı.
Onun boynunda bıraktığı hasar belirdi gözlerinin önünde, ardı arkası kesilmeden devam etti. Onun sözleri yeniden kulaklarında çınladığında, adamı böyle öldürmek ister gibi vuruyordu. Bu adam onun ailesi zarar verecekti ancak Ares’ in canını sıkan bir diğer şey daha vardı. Beynin içinde tekrar ediyordu, onun sözleri. Hiç durmadan öyle çok vurmuştu ki, durduğunda kendi de nefes nefeseydi. Sıkı sıkıya sol elinde tuttuğu kırbacın ucu ise sol elini mahvetmişti.
Yara yeniden tazelenmiş ve kanama başlamıştı. Bunun olması onun için zorunluluktu. Bu gece onlar yüzünden birinin canı yanmıştı. Hem de hiç hak etmediği halde, bu yüzden Ares kendini bunun için cezalandırıyordu. Adam perişan bir haldeydi. Kendine olan ve bu adama olan öfkesini bu adamdan çıkarmış olan Ares, onun üzerinden tır ile geçmiş gibiydi. Küçük bir çocuk gibi sesli sesli, ağlıyordu. Sırtı ve kırbacın denk geldiği yerler alev almış gibi yanarken, ölümü hissediyordu artık.
“Getirin şunu” dünya üzerindeki en lanet şey gibi bahsediyordu adamdan. Emri alanlar adamın yanına ulaşıp, onu sürükleyerek, Ares’in arkasından gitmişti. Ares, onları kuyunun olduğu odaya getirmişti. Adamların kollarından tutup, ayakta tutmaya çalıştığı bu kurbanı ile eğilip, göz hizasına geldi Ares. Kendinden geçmiş bir halde olan adam, yarı baygın gözler ile bakıyordu Azrail’ inin gözlerine.
“Ben Ares Karal, senin Azrail’ inim. Bu gece çıkardığın yaygaradan dolayı ve masum bir genç kız hakkında aklından geçen o iğrenç düşünceler için senin sonunu bu kuyuya atarak, getiriyorum” diyerek adama bildiren Ares, daha sonra adamlarına işaret verdi. Adamlar gelen emrin ardından hiç beklemeden adamı, kuyuya atmışlardı.
“Efendim eliniz” dediği sıra odaya giren bir adam, elinde getirdiği bezi alıp, eline doladı. Depodan ayrılan Ares, yorgun olsa da, bunu umur gibi bir halden çok uzaktı. Arabasına ulaşan Ares, yüksek bir hızla gidip, malikaneye ulaşmayı hedefliyordu.
_
Uyku arasında, susadığını fark eden Egemen, komodine uzanıp, boş bardağa denk geldi. Sinirle üzerindeki yorganı üzerinden atıp, yataktan kalmıştı. Uykusunu bölen susuzluğuna mı, yoksa boş bardağa mı daha çoktu öfkesi, orası tartışılırdı. Uyku sersemliği ile attığı adımlarının ardından odadan ayrıldı. Aşağı inmek için merdivenlere yöneldiğinde, açık renk seramiğin üzerindeki koyu renk noktalar çekti dikkatini. Noktaları takip ettiğinde, Ares’ in odasına gittiğini gördü.
“Yine mi?” dedi içinden, o an içini kaplayan kasvet, insanı yaşamaktan dahi soğutacak bir boyuttaydı. Adımları Ares’ in odasına yöneldi ve içinde yaşadığı duygu kargaşasının ardından, kapıyı hızla açıp; içeri girdi. Onu en son gördüğü kıyafetleri ile yatağında oturan Ares ile karşılaştı. Avucunun içine dolup, taşıp, yeri kirleten kan damlalarını izliyordu. Ayaklarının hemen yanında ise tamamen kırmızıya dönmüş bir bez bulunuyordu. Ares onu fark ettiğinde, gözleri Egemen ile denk gelmişti.
“Yine mi?” kendine sorduğunu bir de kardeşine sordu Egemen. Sesinin titremesi onun için şuan önemsiz bir şeydi. Ares’ e yaklaşan adımlarının ardından, gözlerinin odağı onun eli olmuştu. Başını iki yana salladı Ares. Endişesi kaybolmayan Egemen, devamını bekler gibi bakıyordu ona.
“Restoranda çalışan garson, yan odada” ona şaşırması için müsaade eden Ares, tepkisini izlemişti. Uykusunu ve susuzluğunu unutturan bu haber karşısında, gözleri irice açıldı Egemen’ in. Ares’ in ne dediğini anlamak için birkaç saniye öylece baktı yüzüne.
"Nasıl, neden?”kelimeler kesik kesik, çıkıyordu. Duyduğu şeyi gerçek anlamda algılayamıyordu. Garson neden, nasıl bu evde olabilirdi.
“Restoranı gözetleyen bir adam varmış. Birkaç defa gelip, gitmiş. Yine geldiğinde, ben de oraya gittim. Neden bilmiyorum ama garson da oradaydı” öylece onun sözlerini dinleyen Egemen, anlama sorunu yaşıyor gibi bakıyordu Ares’ e.
“Adam kızı rehin almıştı. Olanlardan sonra korktuğu için bende buraya getirdim” onun sakince açıklamasına dahi hayret ediyordu Egemen, sanki bu durum her zaman yaşanıyor gibi sakin oluşu on daha da şaşkına çeviriyordu.
“Adam?”
“İcabına baktım"
“Elin?”
“O bu gece için bir ceza. Kız olaydan kötü etkilendi” onun sorularını sakince yanıtlayan Ares, daha sonra buna bir son vermek istedi.
“Her neyse, odana gidip, uyumaya devam et. Yarın konuşuruz” diyerek, bu geceye son vermek istedi.
“Pekala, bir şeye ihtiyacın olursa, istediğin zaman seslenebilirsin” dediğinde yaralı elini işaret etti onun.
“Tamam”
“İyi geceler”
“Sana da” Ares’ in de yanıtının
ardından odadan ayrıldı Egemen. Derin nefes alıp vermişti, zira kardeşinin kriz
geçirmemiş olması onu rahatlatmıştı. Odasına doğru ilerlediğinde, kafa
karşıklığını yarına bırakmak ister gibiydi. Ares’ in odasının yanındaki odaya
baktığında, yüzünde nedensiz bir gülümseme oldu. Sahiden Ares, aileden olmayan
kimsenin giremediği bu eve, sırf korktuğu için bir kızı mı getirmişti. Hoşuna
giden bu durumun ardından odasına girip, yatağına uzandı.
_
Güneş şehri aydınlatmaya başladığında, şehirde de hareketlilik başlamıştı. Malikane sakinleri ile uyandıktan sonra banyo işlerini halledip, daha sonra kahvaltı için mutfakta toplanmıştı. Egemen, dün Ares ile konuştuklarını diğerlerine anlattığında, en az kendisi şaşkınlık yaşayan hallerine bakıyordu.
“Ne yani, Beren şuan yukarı da mı? imkansız bir şeyi sorar gibi soran Beril’ I, başı ile onayladı Egemen.
“Adam kim, peki?” farklı bir konudaki merakını gidermek için soran Anıl’ I buldu bu kez Egemen’ in gözleri.
“Bilmiyorum. O kadar uzun konuşmadık” diye açıklayan Egemen’ in ardından, merdivenlerden gelen adım sesleri ulaştı kulaklarına. Kısa bir süre sonra ise sesin sahibi olan Ares görünmüştü kapıda.
“Çıkalım” diyen Ares’ i onaylayan erkekler, çıkmak için hareketlenmişlerdi. Bugün önemli bir toplantıları olduğundan erken saat ulaşmaları gerekiyordu şirkete. Bu yüzden kahvaltı faslını geçiştirmek durumunda kalmışlardı. Kapıya ulaşan Ares’ i Beril’ in sesi durdurmuştu.
“Ares, ben şey için teşekkür etmek istedim. Beren’ i buraya getirip, yalnız bırakmadığın için” onun minnet dolu sesine karşılık, ufak bir gülümseme ile yanıtladı onu.
Daha sonra erkekler artık şirkete ulaşmak için yola koyulmuşlardı. Beren’ in uyanıp, yanlarına gelmesini bekledi kızlar. Aralarında geçen sohbet ise kesinlikle Egemen’ in anlattıklarıydı. Beren zar zor uyuyabildiği birkaç saatin ardından gözlerini açmıştı. Tavan ile bakışıp, kendine gelmeyi bekledi. Ardından ise sıcak yataktan ayrılmakta zorlansa da sonunda kalmıştı. Dün gece çıkardığı kendi kıyafetlerini giyip, çıkardığı, Ares’ in kıyafetlerini de katlayıp, yatağın kenarına bıraktı.
Yatağı toplamayı da ihmal etmeden, odadan ayrılıp, dün gece kullandığı banyoya girdi. Soğuk su ile yıkadı yüzünü, tamamen kendine gelip, toparlanmak için. Merdivenleri bulan adımları sakince ilerlerken, daha sonra kulağına gelen sesleri takip, edip mutfağı buldu. İçeride konuşulan konunun kendisi ile ilgili olduğunu biliyor ve bu yüzden içeri girmeye çekiniyordu. Mutfağa yavaş adımlar ile girdiğinde, sohbet durmuş ve gözler onu hedef almıştı.
“Beren” sesini neşeli çıkarmaya çalışan Beril’ in sözleri, Beren’ in boynunda olan pansumandan dolayı yarım kalmıştı.
“Ben eve gitmek istiyorum. Yolu bilmiyorum, bana taksi çağırır mısınız?” mesafeli ses tonu kızlarından dikkatinden kaçmamıştı. Bu durum onları üzmüştü. Ancak yaşanan olaydan sonra onun buna hakkı olduğunu biliyorlardı.
“Seni, ben bırakırım” gözleri umutla bakıyordu Beren’ e.
“Ben taksi ile giderim” ellerini birbirine kenetleyen Beren, ilk kızların yanında kendini bu kadar gergin hissediyordu.
“Lütfen, izin ver seni ben bırakayım” onun ricasını daha fazla geri çevirmek istemedi Beren ve başı ile onayladı onu.
Arabasının anahtarını alan Beril, ceketini giydikten sonra Beren ile birlikte evden dışarı çıkmıştı. Arabasına yöneldiğinde Beren onu takip etmiş ve sonunda arabadaki yerlerini aldılar. Beril onunla konuşup, aklından geçen şeyleri bilmek istiyordu. Yaşanan bu olayın ardından, özür dileyip, dün geceyi birlikte atlamak istiyordu.
Bu aile ile olan bağlantısını kopartmasından dolayı endişe ediyordu. Yaşadığı şeyler tam anlamı ile onların yüzünden olmuşken, bunun yüzünden Beren’ i kaybetmekten korkuyordu Beril. Beren dün geceyi hiç yaşamamalıydı. Bunca zaman içinde kızlar böyle bir durum yaşamamışken, bunun Beren’ in başına gelmesinin sebebini sorguluyordu. Her şey iyiye gidip, onunla daha da yakınlaşmaya başlatılmadıklarını hissederken, şimdi yaşanan bu olay, kesinlikle adaletsizlikti.
Onunla konuşmak istese de kelimeler bir türlü diline ulaşmıyor, aklının içinde dönüp duruyordu. Bu yüzden sessizce yolu izliyordu her iki genç kızda. Arabayı yavaşca kapının önünde durdurmuştu Beril. Beren arabadan inmek için hareketlendiğinde daha fazla dayanamadı. Sessizlik içinde devam eden arabaya yolculuğunun ardından nihayet Beren' in evinin önüne ulaşmıştı araba. Beren arabadan sessizce inmek için acele ederken, Beril artık bir şeyler söylemek istedi.
“Bizden korkuyor musun?” ses tonu korktuğu bir şeyden söz eder gibiydi. Ses tonu öyle güçsüzdü ki, Beren’ e ulaşmış olması dahi bir mucizeydi. Başını iki yana sallayarak yanıtladı Beren onu.
“Restoranda çalışmaya devam edecek misin?” sorarken, sesinin titrediğini
söylemek yalan olmazdı. Alacağı yanıttan korkuyordu.
“Bilmiyorum" aldığı bu yanıttan memnun kalmadı Beril. Zira çalışmak
istemez ise Beren ile bağlantıları da kopmuş demekti
“Biz, ol-diye söze başlamışken, Beren onun bitirmesine müsaade etmedi.
“Lütfen, sadece evime gitmek istiyorum" daha fazla konuşmak onun
için bir anlam ifade etmeyeceğini biliyordu Beril. Uzaklaşmak ve kendini
toplamak istiyordu. Haklıydı, dün olanlardan sonra biraz nefes almaya ihtiyacı
vardı.
Onu başka seçeneği olmadığı için başı ile onayladı Beril. Daha sonra
Beren arabadan inmiş ve yaşadığı binaya girmişti.
Beril ise biraz daha orada kalıp, daha sonra arabası ile malikâneye doğru ilerledi.
_
Öğle saatleri, güneş en sıcak yüzünü gösteriyordu insanoğluna. Ares toplantı odasında, ilgilendiği dosyadan başını kaldırıp, masanın diğer ucunda oturan; Can'a baktı.
“Can" diyerek onun dikkatini çekti. O da başını kaldırıp kendine seslenen kardeşine çevirdi gözlerini.
“Beril ile konuştun mu? O garson kız nasıl olmuş?” diye aklını birkaç saattir kurcalayan soruyu sordu. Masada oturan diğer beş erkek de, şaşkın bir ifade ile birbirlerine bakmışlardı. Can' a sormasının nedeni; Beril'in daha fazla bu kız ile ilgilenmesinden kaynaklıydı.
“Konuştum. Biz çıktıktan bir süre sonra evine gitmek istemiş. Beril bırakmış onu evine” diyerek onu yanıtladı Can.
Ares’ in bu alışılmadık halinden dolayı tuhaf karşılasalar da, yine de bu durumdan memnun sayılırlardı. Daha önce Ares’ in aile dışından birine ilgili davrandığı olmamışken, bunu tuhaf karşılamakta haklılardı. Can’ ın sözlerinin ardından elinde tuttuğu dosyaya yeniden döndü Ares.
_
Güneş yavaş yavaş, aşağıya süzülürken, kızlar da salonda kendi aralarında sohbete dalmışlardı. Sohbetin konusu elbette ki; Beren’ di.
“Hadi ama kızlar, neredeyse ağlayacaksınız” Beril ve Çağla’ nın haline bakan, İdil onları bu hallerinden kurtarmak istiyordu.
“Onun bizimle olan bağını böyle koparmasını istemiyorum” Beril’ e hak veriyorlardı, bunu hiçbiri istemiyorlardı. Beren ile olan arkadaşlıkları iyi gidiyordu, birçok paylaşmış ve aile arasına karışmıştı. Ancak bu yaşananlar yüzünden artık bunun yok olma ihtimeli vardı.
“Beren’ in bunu yapacağını sanmıyorum. Her şey kısa zamanda normale dönecektir” İdil’ in sözleri aslında kendinin de şüpheye düştüğü şeylerdi. O sadece böyle olmasını umduğu için söylüyordu bunları.
“Umarım dediğin gibi olur” Nilay söylediği sıra sıkıntı ile oturduğu koltukta arkasına yaslanmıştı.
“Keşke gitmesine müsaade etmeseydik” bunu yapamayacaklarını elbette biliyordu Beril. Sadece üzüntüsünün içine gömülmüşken, daha da iyi seçeneklerin de varlığına yanıyordu.
“Bunun mümkün olmayacağını sen de biliyorsun Beril. Kendini toplayana kadar yapmak istediğine uymalıyız” dün gece hiçte şeyler yaşamamış olan Beren’ in üzerine gidemezlerdi.
Onlar ile olan tüm bağlantısını kesmek istese de, onun buna hakkı olduğunun da farkındaydılar. Zira dün gece gerçekten korkunç şeyler yaşamıştı ve bunun tek sorumlusu kendileriydi.
Beren dün gece ciddi şekilde yaralanabilir, ya da son derece iğrenç bir muamele ile karşı karşıya kalabilirdi.
“Akşamüstü onu ziyaret etmek istiyorum Selin, bana eşlik eder misin?” böyle boş boş oturuyor olmaktan son derece hoşnutsuzdu Beril.
“Bu konu- “itiraz etmek için cümlesine başlayan Selin’ i, onun söyleyeceklerini tahmin eden Beril, onun sözlerini yarıda kesti.
“Ne söyleyeceğini biliyorum. Sadece nasıl olduğunu görmek istiyorum. Belki gerçekten birilerine ihtiyacı var” yalnız başına dünya üzerinde hayatını idame ettirmeye çalışan Beril, yalnız bırakmak istemiyordu.
“Pekala, seninle geleceğim” kendi de en az diğerleri kadar Beren’ i merak edip, yanında olmak istiyordu. Kabul ettiği an Beril’ in yüzüne yayılan koca gülümsemeye şahit oldu Selin.
Keşke daha fazla bölüm gelse kitabı Wattpad' de okumuştum.Şuan oradan kaldırıldığı için burdan okumaya başladım kitap bir an önce çıkar umarım. Buradan yayınlayacağın bölümleri de sabırsızlıkla bekliyorum.💜
YanıtlaSilBen keşfettiğimde bölümler yoktu çok merak ediyorum keşke bir kaç bölümde atsa 🙁
YanıtlaSilSanırım günde sadece 1 bölüm geliyor
Sil💜💜💜
YanıtlaSil